Türkiye'nin en sağlıklı sitesi Tedavix'in Katkılarıyla

26 Ocak 2010 Salı

Sağlık Sektöründe Geleceğin İlk 10 Mesleği


Şu anda hangi mesleklerin nerede olduğunu, ne kadar revaçta olduğunu ya da ne kadar gözden düştüklerini biliyoruz.



 
Peki bundan 20 yıl sonra ne olacak? Bazı meslekler –iş tanımlarında değişiklikler olsa dahi- hâlâ ihtiyaç duyulanlar listesinde kalacak, kimileri tamamen gözden düşecek, şu anda aklımıza bile gelmeyen bazıları ise en çok aranan meslek gruplarını oluşturacak. Gelecek bugün olduğunda, o ‘bugüne’ hazır olacak mısınız?

İşte tıp alanında geleceğin 10 gözde mesleği:

Tıbbi / Cerrahi Robot Tasarımcısı (Medical Roboticist)

Henüz Türkçe’ye çevrilmiş kesin bir karşığı yok fakat ‘roboticist’ şu demek: Robot tasarımı ve programlaması yapan, konsept aşamasından itibaren planlayarak oluşturduğu robot ile çeşitli deneyler gerçekleştirerek, tasarladığı robotu pratikte kullanıma sokabilen kişi.

Günümüzde teknolojinin katettiği aşama sayesinde, özellikle tıp alanında robotlar ve cerrahi operasyonlar hususunda heyecan verici gelişmeler yaşanıyor. ‘Robotics’ dünyasının aranan adamları henüz milyon dolarlık kişiler olmasa da bu durumdan çok da uzak oldukları söylenemez. Harici iskelet sistemlerinden tutun da prostetik yapay organlara kadar, tıp / teknoloji alanında hizmetine ihtiyaç duyulacak tüm bireysel girişimciler gelecekte çok daha kıymete binecek. Kapsamlı bir araştırmaya göre geleceğin en gözde mesleği ‘Tıbbi / Cerrahi Robot Tasarımcısı (Medical Roboticist)’ olarak belirlenmiş.

Genetik Danışman (Genetic Counselor)

Genetik alanındaki araştırmalar, tüm kötü mutasyonları devre dışı bırakmaya yaklaşacak kadar hızla ilerlerken, genler üzerindek işaretler ve bunların neden olduğu sonuçlar konusunda uzman olan kişilere duyulan ihtiyaç da hızla artıyor. Şu anda çoğu insnaa ‘ütopik’ gibi görünse de genetik danışmanlık hali hazırda uygulamada olan ve oldukça talep gören bir meslek...

Aileler, doğacak çocuklarının geleceğini ve yaşam kalitesini henüz doğmadan önce mümkün olduğunca belirleyebilmek için genetik danışmanlarının hizmetine ishityaç duyuyor ve bunu sağlamaya çalışıyorlar.

MSNBC’nin haberine göre şu anda ABGC (the American Board of Genetic Counseling) tarafından tanınan ve resmi olarak kabul gören 2000 genetik danışman var.

Bu alandaki gelişmeler ilerledikçe genetik danışmanlara duyulan ihtiyaç ve verebilecekleri hizmetin çeşitliliği doğru orantılı olarak artacak.

Solunum Terapisti (Respiratory Therapist )

Atmosferin yapısı, eskiden olduğu kadar sağlıklı değil. Endüstrinin ve sanayileşmenin yarattığı hava kirliliği, otoban ağları ile örülmüş büyük şehirler ve modern hayatın vücüdumuza yüklediği stres, astım gibi önemli solunum problemlerinin başlıca nedenlerini oluşturuyor. Bu şartlar altında Amerika Birleşik Devletleri’nin İş ve İşçi Bulma Kurumu (U.S. Bureau of Labor) tarafından yayınlanan istatistik raporu kimse için şaşırtıcı olmasa gerek;

Solunum Terapistleri çok fazla rağbet görüyor.

Teknisyenden pratisyene kadar tüm aşamalarda ihtiyaç duyulan ve solunum problemleri, hayat kalitesi ve alerji ile mücadelede önemli bir yeri olan Solunum Terapistlerinin gelecekteki yeri çok parlak.

Biyoinformasyon (Bioinformatician)

‘Bioinformatics’; Moleküler Biyoloji alanında bilgi teknolojileri ve bilgisayar mühendisliğinden yararlanan bir uygulama dalı.

Moleküler biyolojinin ilgilendiği alanlarda yapılan her keşif; bir Bioinformatist’in analiz etmesi, haritalandırması ve 3 boyutlu modellemeler yaratarak DNA ve protein yapısını incelemesi için yeni bir proje anlamına geliyor. Bu alanda yapılan tüm araştırmalar genetik alanında yapılan çalışmaları desteklemesi açısından hayati öneme sahip.

Moleküler Biyoloji bilim dalının ortaya çıkardığı yeni gelişmeler ışığında depolanan verinin algoritmik hesaplamaları, sınıflandırılması, işlenmesi ve istatistiki olarak derlenmesi için Bioinformatist’in yardımına ihtiyaç duyuluyor. Bu veriler doğrultusunda çözülecek problemler, oluşturulacak teoriler ve yapılacak analizler sonucunda umuyoruz ki genetik; büyük oranda çözülmeyi bekleyen bir muamma olmaktan çıkarak insan hayatını kolaylaştırmak ve geliştirmek üzere yönlendirilebilecek.

Kök Hücre Araştırmacısı (Stem Cell Researcher)

Kök hücre araştırmaları kamuoyundaki bilinirliği yaygınlaştığından beri, süreçleri ve etik sınırları açısından tartışılmaya devam edilen bir konu olsa da değişmeyecek olan tek bir gerçek var ki; geri dönüşü olmayan bir aşamayı geçmiş genç bir bilim dalı olarak geleceği şekillendirmeye devam ediyor.

Alzheimer, Parkinson, Lösemi, Kanser, Sinir Sistemi ve Kalp Hastalıklarının tedavisinde kullanılabilmesi için yoğun çalışmalar yürütülen Kök Hücre araştırmaları; bu hücrelerin sadece insan embryo'sundan ve fetal dokulardan elde edilebilir olması sebebiyle din adamlarını, politikacıları ve toplumun muhafazakar kesimini rahatsız etmiş, ABD’de uzun süreli tartışmalar yaşanmıştı.

Fakat bilim yine de gelişmeye ve insan hayatını iyileştirmek için yürütülen çalışmalara temel olmaya neyse ki devam etti.

2004 yılından beri süren araştırmalar gösterdi ki; yalnızca embriyodan değil kemik iliğinden sağlanan kök hücreler ile de –daha az etkin olmasına rağmen- olumlu sonuçlar elde edilebiliyor.

Muhafazakarlar neye karşı çıkıyor?

Yeni bir embriyonun yeni bir hayat olduğunu söyleyerek, etik açıdan kürtaja karşı çıktıkları gibi yok etmek üzere yeni bir embriyonun üretilmesine de itiraz ediyorlar.

Neyseki yeni gelişmeler sayesinde kök hücre elde edilebilmesi için, yeni bir embriyo üretilmesine gerek kalmadı. Mevcut kök hücreler kullanılarak kişiden elde edilen deri hücresi yeniden programlanıp yeni ve genç kök hücre üretimi başarıyla sağlanabiliyor.

Bu yalnızca yurt dışında uygulanan birşey değil. Araştırmaların temeli yurtdışında atılmış olsa da Türkiye’de bu alanda önemli gelişmeler oluyor.

Örneğin; 2004 yılında şeker hastalığı yüzünden ayağını kaybetme tehlikesi olan bir hastaya Gaziantep SSK'nın girişimi ve Hollandalıların katkısıyla kök hücre nakledildi ve kök hücre, hastanın ayağını kesilmekten kurtardı.

Biri Hollandalı 12 kişilik ekip, hastanın kan dolaşımı durmuş ayağına, kemik iliğinden alınıp Hollanda'da ayrıştırılan kök hücre nakletti.

Günümüzde ise kemik iliğinden alınan kök hücrenin ayrıştırılabilmesi için örneklerin yurt dışına gönderilmesine gerek kalmıyor. Bu işlem Türkiye’de de gerçekleştirilebiliyor.

Bu alanda yaşanan en son gelişme yine ABD’den geldi;

Başkan Obama 10 yıl süren bekleyişin sonunda 13 yeni embriyonik kök hücre dizisini tıp araştırmalarında kullanılmak üzere onayladı. 2000’li yılların başından itibaren araştırmacılar; yalnızca izin verilen ve önceden onaylanmış 60 kök hücre dizisi ile çalışabiliyordu.

Yapay Organ / Implant Tasarımcısı (Custom Implant Organ Designer)

Kök Hücre çalışmaları ile benzer bir seyirde ilerleyen yapay organ araştırmaları, nanoteknolojinin ve moleküler biyolojideki gelişmelerin ışığında her geçen gün daha uygulanabilir ve maddi açıdan karşılanabilir hale gelmeye devam ediyor.

2007’de İsrailli bilim adamları gerçek bir kalbin tüm özelliklerini taşıyan minyatür bir kalp üretti. Kan damarlarına sahip ve gerçek bir kalp gibi atabilen minyatür kalp dokusunun üretilmesinin, gelecekte, kalp krizi geçiren ve kalbi zarar gören binlerce hastanın tedavisinde kullanılabileceği ileri sürülmüştü.

Araştırmada, biyoteliyal ve fibroblast kalp hücreleri, bakterilerin gelişimini engelleyen özel bir sünger üzerine yerleştirilmiş ve bu dokunun kalbe enjekte edilmesiyle kalp krizi sonucu kalbi hasar gören hastaların tedavi edilebileceğini gösteren bulgular elde edilmişti.

Tıp tarihindeki ilk yapay organ nakli 2006’ta ABD Boston’da bir çocuk hastanesinde gerçekleştirilirken günümüzde bu alandaki gelişmeler hızla ilerlemeye devam ediyor.

Birçok insana bilimkurgu filmlerinden fırlamış gibi görünen düşünceler hızla gerçek olmaya başladı bile.

Masaj Terapisti (Massage Therapist)

Modern çağın en büyük problemlerinden ikisi; stres ve hareketsizlik.

Plaza hayatı, kübik ofisler, bilgisayar başında sabitlenmiş işler, iş yetiştirme süreçleri, ekonomik zorluklar ve stres; eğitimli masaj terapistlerine duyulan ihtiyacı arttırdı. Giderek endüstrileşen bu meslek, gelecek 10 yılın en çok rağbet gören ve en çok ihtiyaç duyulan ilk 10 iş kolundan biri olarak görülüyor.

Hemşire (Nurse)

Türkiye’de üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksek okullarından mezun olan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında hemşirelik ile ilgili, Devlet tarafından tanınan bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenlere Hemşire unvanı verilir.

2008’de Sağlık Bakanlığı’nca yapılan bir açıklamaya göre Türkiye'nin yılda 20 bin hemşire yetiştirmeye ihtiyacı var; "Gelişmiş AB ülkelerinde her 100 bin kişiye 730-740 hemşire düşerken Türkiye'de ise her 100 bin kişiye 130 hemşire düşüyor.”

2009’da bu alandaki açık sayısı azalacağına artmaya devam etti;

“Ali Kabaş, Türkiye’deki hemşire sayısının, Avrupa ülkelerinde 100 bin kişiye düşen hemşire ortalamasının en az 7 kat altında kaldığına dikkat çekerek sağlıklı çalışma koşulları ve hizmet kalitesinin artması için hemşire istihdamının artırılmasının şart olduğunu, hastanelerdeki fazla iş yükünün hafifletilmesi için ivedilikle personel ihtiyacının karşılanması gerektiğini söyledi.”

Dünyada da her an ihtiyaç duyulan ve profesyonel bir eğitim sürecinden geçirilerek hastanelere, sağlık kuruluşlarına ve bakım evlerine atanan hemşireler; gelecek 20 yılın en elzem mesleklerinden birine sahip olmaya devam edecek.

Evde Bakım Asistanı (Home Health Care Aide)

Gelir düzeyi yüksek ülkelerdeki ortalama ömür süresi kadın ya da erkek fark etmeksizin uzamaya ve bu nüfusun evde sağlanacak bakım hizmetine duyduğu ihtiyaç da doğru orantılı olarak artmaya devam ediyor. Yalnızca yaşlılar değil, sürekli / kesintisiz bakım ihtiyacı duyan hastaların bakımı da bu kapsama alınabilir.

Özel merkezlerin yanında devlet tarafından da bakım hizmeti sağlananabilen Türkiye’de bu alandaki hizmetlere yönelik özel koşullar belirlenmiş durumda.

Evde Bakım Hizmetini düzenleyen “yasal ilkeler”e bir göz atacak olursak, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'nun ek 7'nci maddesine göre;

“Her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirleri toplamı esas alınmak suretiyle; kendilerine ait veya bakmakla yükümlü olduğu birey sayısına göre kendilerine düşen ortalama aylık gelir tutarı bir aylık net asgari ücret tutarının 2/3'ünden daha az olan bakıma muhtaç özürlülere, resmi veya özel bakım merkezlerinde ya da ikametgâhlarında bakım hizmeti verilmesi sağlanır. Bakıma muhtaç özürlülere sunulacak bakım hizmetinin karşılığı olarak belirlenecek kişi başına aylık bakım ücreti tutarı, iki aylık net asgari ücretten fazla olamaz./ Bakıma muhtaç özürlülerden Kurumca ve diğer resmi kurumlarca bakılanlar dışında kalanlara ilişkin bakım ücreti, bu amaçla Kurum bütçesine konulacak ödeneklerden karşılanır...”

Evde Sağlık Bakımı Hizmetleri, ameliyat sonrası bakım gereksinimi olanlardan uzun süreli bakıma ihtiyacı olan hasta ve yaşlılara, yeni doğum yapan annelerden tedavisi evde de sürdürülebilecek hastalara, kısa süreli hemşirelik hizmetlerine gereksinim duyanlardan, aşılama ve laboratuvar tetkikleri gibi hizmetleri evinde veya işyerinde almak isteyenlere kadar çok geniş bir yelpazede ihtiyaç sahiplerine hitap etmektedir. Evde Sağlık Bakımı Hizmetleri alanlar arasında en büyük çoğunluğu oluşturan gruplar aşağıda sıralanmıştır.

* Ameliyat sonrası bakım ihtiyacı olanlar

* Ortopedi ve Travmatoloji hastaları

* Kalp, Damar ve Hipertansiyon hastaları

* Hemipleji (Felçli) hastaları

* Onkoloji (Kanser) hastaları

* Akciğer ve Solunum hastaları

* Diabet hastaları

* Nöroloji hastaları

* Oksijen tedavisine ihtiyacı olan diğer hastalar

* Yeni doğum yapan anne ve bebekleri

* Bakım ihtiyacı olan yaşlılar ve özürlüler

* Yara bakımı, enjeksiyon, infüzyon ve diğer kısa süreli hemşirelik hizmetlerine ihtiyaç duyanlar

* Grip, Hepatit-B, Zatüre gibi hastalıklardan korunmak için aşılanmak isteyenler

* Laboratuvar tetkik ve test hizmetlerine ihtiyacı olanlar

* Evinde her türlü medikal ekipman ihtiyacı olanlar vb.

Evde bakım, sağlık hizmetlerinde kalite artışı getirmektedir. Sağlık bilinçlenmesini artırmaya da katkı sağlamaktadır.

Eczacı (Pharmacist)

Hiç ölmeyen bir klasik. Her ne kadar son günlerde Türkiye’deki Eczaneler ve Sağlık Bakanlığı arasında süregelen anlaşmazlıklar, eczacılığı ‘ideal meslek’ kavramından uzaklaştırmış gibi görünse de önümüzdeki 20 yılı düşündüğümüzde bu hiç de böyle değil.

Sizin de fark edeceğiniz üzere ‘Geleceğin Meslekleri’ listesinde ilk 10’a damgasını vurmuş sağlık sektöründeki gelişmeler; arz / talep dengesini bu meslekleri icra edenler lehine çeviriyor. Yine ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, son yıllarda sayıca artış gösteren Eczanelerin daha iyi hizmet verebilmesi için iyi eğitimli ve donanımlı eczacılara oldukça fazla ihtiyaç duyuluyor.

Eczacılık ülkemizde ‘yalnızca ilaç ticareti’ olarak algılansa da aslında sentetik, yarı sentetik veya biyolojik kökenli ilaç hammaddelerinin elde edilmesi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin incelenmesi, değerlendirilmesi, kaliteli ilaç üretimi ve ilaçların saklanması, kullanılması gibi konularla da ilgilenen son derece önemli bir meslektir. ‘Ezcane açmak’ bu döngünün yalnızca tedarik ve satış sürecini oluşturur.

Avrupa’da yapılan araştırmalara göre ilaç firmalarında istihdam edilmek istenecek eczacı sayısının önümüzdeki 10 yılda %30 artış göstermesi bekleniyor.

Marketlerde ilaç satılması nasıl bir uygulama ve Eczacılar bundan nasıl etkilenecek?

İlaçların marketlerde satılması yeni birşey değil. Örneğin ABD'de ilaçlar marketlerde satılıyor ve bu nedenle, hatalı ilaç kullanımından hayatını kaybedenler sayısı bakımından ABD, listenin ilk sırasında yer alıyor.

Almanya’da da vitamin, öksürük şurubu, pastil gibi reçetesiz ilaçlar rahatlıkla marketlerde satılabilmektedir.

Özellikle ABD’de ilaç; reklamı serbest olan ticari bir mal olarak algılanır. 2009 itibarı ile kişi başına düşen en fazla ilaç harcaması 680 Amerikan Doları ile ABD'de yaşayanlara aittir.Türkiye'de ise bu rakam 68 Amerikan Dolarıdır.

Türkiye’de de bu uygulamaya geçilirse Eczanelerin toplam kazanç pastasındaki payı düşecek ve bilinçsiz ilaç kullanımı mutlak oranda artacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder